Ülkemizde standartları kanunlarla kesinleşmemesine karşın, dünyanın suistimale en açık sektörü olmasından dolayı ve yine görevin ifası için mutlak suretle uzmanlığa ihtiyaç olduğundan, MİT, Jandarma veya Emniyet bünyesinde istihbarat ve hukuk derslerini almış uzman kişilerin özel dedektiflik yapması uygundur. Aksi halde; kanuni sınırları ve yetki alanını bilmediği için kendisini ve müşterisini suçlu haline getirebileceği gibi, istihbarat uzmanlığı olmadığı için aldığı görevi yerine getiremez ve kendini ifşa ederek müşterisini tehlikeye düşürür. İstihbarat kursu almayan hiç kimse, özel dedektifliği yapamaz.
Bir örnek verecek olursak; Kadının, kocasının sadakatsizliğinden şüphe etmesiyle, durumu delillendirip tespit etmesi için rastgele bir özel dedektifle anlaştığını düşünelim. Adam (hedef) her sabah evden çıkıp direk işyerine gidiyor, saat 15.20 civarı çıkıp özel güvenlikli bir siteye gidiyor, birkaç saat kalıp evine gidiyor. Özel dedektif, bu yaptığı uzak takip bilgilerini, müşterisi kadına aktarıyor ve aldatmayı tespit edemediklerini, ancak her gün uğradığı o site, güvenlikli olduğundan girip izleyemediklerini ve bu şüpheli durum haricinde sorun olmadığını söyler.
Sıradan bir dedektifin yapabileceği sadece budur.
1-) Müşterinin şüphesi giderilmemiştir. Haliyle boşa harcama yapmıştır.
2-) Kadın kocasına her gün gittiğin o ev kimin? Sorusuna karşın, kocası iş arkadaşım hasta ona uğruyorum cevabını verir ve izlendiğini öğrenmiş olur. Artık daha fazla tedbir alır.
1- Adamın iş çıkışında uğradığı eczane alışverişi önemsenmemiştir. Halbuki aldığı prezervatif videoya alınmalıydı.
2- Site güvenliğini suç işlemeden geçip, adamın hangi daireye gittiğini, giriş-çıkışını kayda almalıydı (kıyafet değişimi, ıslak saçlar, vs. ayrıntıları dikkat ederek).
3- O evde kimin kaldığını öğrenilip, kapıda birlikte kayda almalıydı. İşte istihbarat kökenli olup olmamanın farkı böyledir.